“Olağanüstü”yü hâlâ “olağan üstü” diye yazanlara kızgın değilim; ama umursamazlığa tahammülüm yok. Dil, toplumsal hafızamızın en keskin aynasıdır; aynayı bu kadar hoyratça buğulamak, “nasıl olsa anlaşılıyor” rehavetine sığınmaktır. İşte tam bu yüzden, Olağan üstü nasıl yazılır? sorusunu küçümsemek yerine, onu bir ifade ciddiyeti meselesi olarak masaya yatırıyorum. Çünkü yazının itibarı, en küçük ayrıntıda saklıdır.
“Olağan üstü” mü, “olağanüstü” mü? Kısa ama net yanıt
Doğrusu, tek kelime ve bitişik: olağanüstü. İki ayrı kelime olarak yazıldığında anlam kayar; “olağan üstü” ifadesi, kelimeyi sırtından bıçaklar. Bitişik yazım, kelimenin sözlük anlamını — alışılmışın dışında, sıra dışı, fevkalade — eksiksiz taşır. Ayrı yazım ise neredeyse başka bir şeyi imler: “olağanın üstü”, yani “normalin tepesindeki bölge” gibi alaycı bir gölge anlam. Peki, bu kadar net bir konuda neden hâlâ tereddüt var?
Bu belirsizlik neden sürüyor? Suçlu kim: hız mı, ekran mı, kayıtsızlık mı?
Birinci neden, ekran yazımı rehaveti. Mobil klavyeler, otomatik düzeltmeler ve kopyala-yapıştır, dili konfor içine hapsediyor. İkinci neden, öğretici içeriklerin yüzeyselleşmesi. “Doğrusu budur, geç” tonundaki paylaşımlar, neden sorusunu boğuyor. Üçüncüsü, hesapsız çoğaltma: yanlış bir görsel, bir başlık veya bir tweet yüzlerce kez paylaşıldığında, zihin alışırlık ile doğruluğu karıştırıyor.
“Olağanüstü” neden bitişik? Anlam birliği kuralı
Birleşik kelime mantığı basittir: İki öge artık tek bir kavramı karşılıyorsa, yazımda da birlik sağlanır. “Olağan” + “üstü”, burada artık “üstte bulunan olağan” değil; yepyeni bir anlamdır: fevkalade. Aynı çizgide “yeryüzü”, “başkent”, “imkânsız” gibi kelimeler de oluşur. Birlikte söyledikçe derinleşen, ayrıldıkça sığlaşan anlamlar…
Ayrı yazınca ne bozulur?
“Bu konser olağan üstüydü.” Cümleyi yüksek sesle okuyun. “Olağan”ın “üstü” sanki bir koordinat tarif ediyormuş gibi tınlıyor. Anlam, sıradışılık vurgusunu yitirip geometrik bir tarifin tuhaflığına düşüyor. Dilin enerjisi, yanlış boşlukla kaçıyor.
Provokatif sorular: Cesaretin varsa kendine sor
Yanlış yazımı “anlaşılıyor” diye savunmak, dilin itibarını ucuzlatmak değil mi? “Zaten insanlar ne demek istediğimi biliyor” diyorsan, neden başlığa, etikete, arama motoruna gelince panikliyorsun? Şık bir metin, en küçük ayrıntıya özen göstermeden şık kalabilir mi? Ve son olarak: Hız, doğruluğun mazereti olabilir mi?
SEO açısından “Olağan üstü nasıl yazılır?” sorusunu doğru ele almak
Arayanların çoğu soruyu yanlış yazıyor; işte fırsat burada. Ama fırsatçılık değil, eğitici strateji gerek. Başlığında ve ilk paragraflarında hem yanlış formu (Olağan üstü nasıl yazılır?) hem de doğru formu (Olağanüstü nasıl yazılır?) doğal biçimde geçir; okuyucuyu ilk 3 satırda doğruyla yüzleştir. Meta açıklamasında net bir cümle kullan: “Doğru yazım: ‘olağanüstü’ tek kelime ve bitişik.” İç bağlantılarla birleşik kelime kuralları gibi ilgili yazılarına köprü ver. Aşırı anahtar kelime doldurma yapma; iki-üç akıllı tekrar, on kaba vuruştan daha etkilidir. Unutma: Arama motorları anlam bütünlüğünü, okuyucu ise tutarlı üslubu ödüllendirir.
Kuralı pekiştiren hızlı örnekler
• “Bu film olağanüstü.” (Doğru) — “Bu film olağan üstü.” (Yanlış)
• “Olağanüstü hâl ilan edildi.” (Doğru, dikkat: olağanüstü hâl ifadesinde de bitişik “olağanüstü”)
• “Olağanüstü bir yetenek.” (Doğru) — “Olağan üstü bir yetenek.” (Yanlış)
Karıştırılmaya müsait akrabalar
“Herhalde” — tek kelime; “her halde” farklı anlam üretir. “Herkes” — tek kelime; “her kes” bambaşka bir şey anlatır. Bu örnekler, “olağanüstü”nün neden bitişik kaldığını kavratır: anlam kaybını önlemek için.
Son söz: Noktalı bir irade
Bir boşluk, bir metni sıradanlaştırabilir; bir bitişiklik, onu olağanüstü kılar. Tercih senin: Yazının kaderini klavyenin en küçük tuşuyla belirliyorsun. Bugünden tezi yok, kendi içeriklerinde tüm başlıklarda, etiketlerde, görsel alt yazılarında “olağanüstü”yü tek kelime yaz. Yanlış gördüğün yerde nazikçe düzelt — çünkü dil, birbirimizi ciddiye aldığımızda güzelleşir. Şimdi sor: Bir sonraki paylaşımında, olağanüstü bir dikkat gösterecek misin?